Limited Ortaklıkta Ek Ödeme ve Yan Edim Yükümlülüğü

1.      GİRİŞ

Bilindiği üzere, limited ortaklık bir sermaye ortaklığı olup; ortakların asli edim yükümlülüğü, sermaye koyma borcudur. Ancak, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile birlikte limited ortaklıklarda ortaklar için sermaye koyma borcuna ek olarak ayrıca ek ödeme yükümlülüğü de getirilmiştir.

1936 tarihli İsviçre BK. m. 803 f.1’e göre, ortaklara, sadece bilanço açığını kapatmaya tahsis edilebilen ve esas sermayeye ilişkin kurallara tabi tutulmayan, ek yükümlülükler getirilebiliyordu. Her ne kadar bu hüküm 6762 sayılı Kanuna alınmamış ise de, 6762 sayılı Kanunda ek ödeme yükümlülüğünü yasaklayan bir düzenleme bulunmadığından, Türk hukukunda şirket sözleşmesine ek ödeme yükümlülüğü konulabileceği kabul edilmişti.

Ek ödeme yükümlülüğüne ilişkin düzenlemelere 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ticaret Kanunu’nun 603 ve devamı maddelerinde yer verilmiştir. Söz konusu hükümlerde, 01.01.2008 tarihinde yürürlüğe giren mehaz İsviçre BK’nın üç maddesi bir arada toplanmıştır. Dolayısıyla, TTK hükümlerinin asıl dayanağı, İsviçre BK’nın limited ortaklıkta ek ödeme yükümlülüğünü düzenleyen maddeleridir.

6102 sayılı Kanun’un 603 ve devamı maddeleri uyarınca limited ortaklık sözleşmesi ile tüm ortaklar veya bazı ortaklar ek ödeme yükümlülüklerine tabi tutulabilirler. Ek ödeme yükümlülüğü, limited ortaklık sözleşmesinde öngörülmesi ve TTK’da yer alan şartların gerçekleşmesi halinde, tüm ortaklara veya bazı ortaklara, sadece limited ortaklığa karşı nakdi ödeme borcu yüklemektedir. Bu düzenlemenin amacı, finansal açıdan kötü duruma düşen, bilanço açığı bulunan ortaklığa, yükümlülük getirilen ortakların yapacakları ek ödemelerle destek olmalarını sağlamaktır.

Ek ödeme yükümlülüğü, limited ortaklık sözleşmesinde ilgili ortağın esas sermaye payı esas alınarak düzenlenebilmekte ve sadece nakit ödeme için geçerlidir. Söz konusu yükümlülük esas sermaye payının iki katını aşamaz ve yükümlüler arasında müteselsil sorumluluk yoktur.

Limited ortaklık sözleşmesi ile getirilen ek ödeme yükümlülüğü, 6102 sayılı Kanun’da öngörülen koşulların gerçekleşmesi durumunda müdür ve/veya müdürler kurulu tarafından talep edilebilmektedir.

2.      EK ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN MİKTARI

Ek ödeme yükümlülüğü ancak nakit para olarak öngörülebilir. Dolayısıyla öngörülen ek ödeme yükümlülüğünün miktarının sözleşmede açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Bu durum limited ortaklık sözleşmesinde öngörülen belirli bir miktar (örneğin 20.000.-TL) veya esas sermaye payı ile bağlantılı bir oran (örneğin esas sermaye payının yüzde yirmisi) şeklinde düzenlenebilir. Ancak bu tutar esas sermaye payının itibari değerinin iki katından fazla olamaz.

Ek ödeme yükümlülüğünün miktarı açısından bu tür bir sınırlama getirilmesi sorumluluğun niteliğine uygun olduğu gibi, aynı zamanda kuruluşta ne tür bir sorumluluğun altına girdiğinin farkında olmayan ortaklar açısından da koruyucu bir işlev görmektedir. Diğer taraftan, söz konusu sınırlama, ortakların bu konudaki yükümlülükleri yönünden mümkün olabilecek en üst sınır olarak da değerlendirilebilir. Bununla birlikte belirtmekte fayda bulunmaktadır ki, bu konuda bir üst sınır öngörülmesi nedeniyle, ek ödeme yükümlülüğün yabancı para cinsinden belirlenmesi olanağı da bulunmamaktadır. Zira, döviz kurunda meydana gelebilecek olan dalgalanmalar bu üst sınırın aşılmasına sebep olabilir.

3.      EK ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN TALEP EDİLEBİLECEĞİ HALLER

Ek ödeme yükümlülüğünün talep edilebileceği haller Kanun’da üç bent halinde sayılmıştır. Ortakların bu yükümlülükleri yerine getirmeleri ancak;

  1. Şirket esas sermayesi ile kanuni yedek akçeler toplamının şirketin zararını karşılayamaması,
  2. Şirketin bu ek araçlar olmaksızın işlerine gereği gibi devamının mümkün olmaması,
  3. Şirket sözleşmesinde tanımlanan ve özkaynak ihtiyacı doğuran diğer bir halin gerçekleşmiş bulunması,

hallerinde müdürler tarafından istenebilir. Ortakların sorumluluğu kendi esas sermaye payına düşen ek ödeme yükümlülüğü ile sınırlıdır. Mali açıdan bir zorunluluk olmadığı sürece limited ortaklık sözleşmesinde yer alsa dahi, ortaklardan ek ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeleri istenemez. Diğer yandan, yukarıda sayılan bu şartlar gerçekleşmese dahi, TTK’nun 603. maddesinin 2. fıkrasına göre; iflasın açılması ile de ek ödeme yükümlülüğü muaccel hale gelir.

  • Şirket Esas Sermayesi ile Kanuni Yedek Akçeler Toplamının Şirketin Zararını Karşılayamaması

Ek ödeme yükümlülüğünün talep edilebileceği hallerden birincisi, şirket esas sermayesi ile kanuni yedek akçeler toplamının şirketin zararını karşılayamamasıdır. Bu durumda, tüm sermayenin yitirilmiş olmasının yanında, ayrıca zarar bunu da aşmış ve kanuni yedek akçelerle kapatılamayacak hale gelmiştir. Bu koşulun amacı, sermaye kaybına bağlı olarak ek ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesiyle, ortaklığın esas sermaye temelinde finansal açıdan iyileştirilmesidir.

Ortaklık açısından bir sermaye kaybı olup olmadığı hususu, mevcut hukuki düzenlemelere uygun olarak hazırlanıp, ortaklık genel kurulunda görüşülen ve kabul edilen bir yıllık veya ara bilançonun hazırlanmasıyla ortaya çıkabilir. Ancak bu hal, ek ödeme yükümlülüğünün talep edilebilmesi için bir yasal dayanak olarak değerlendirilebilir. Ortaklığın ticari defterlerinden anlaşılan zarar gerekçe gösterilmek suretiyle ek ödeme talep edilemez.

  • Şirketin Bu Ek Araçlar Olmaksızın İşlerine Gereği Gibi Devamının Mümkün Olmaması

Ek ödeme imkanı, limited ortaklığın içinde bulunduğu ve özellikle de likidite sorununun aşılmasında ciddi bir katkısı bulunmaktadır. Ancak her finansal zorlukta ek ödeme talep edilebilmesi mümkün değildir. Ek ödeme yükümlülüğünün yeri getirilmesi ancak ortaklığın ayakta kalması ve bu anlamda ticari faaliyetinin devamı açısından zorunluluk arz etmesi durumlarında talep edilebilir.

Diğer taraftan şirketin işlerine gereği gibi devamının mümkün olmaması hali, yönetime geniş bir takdir yetkisi vermektedir. Ek ödeme yükümlülüğü, hangi amaç ve koşul için öngörülmüşse, o amacı gerçekleştirmek veya o amaca özgülenmek üzere kullanılmalıdır. Bu bağlamda, şirketin işlerine gereği gibi devamının mümkün olmaması hallerine, işletme sermayesinin yokluğu ve aşılması imkanı bulunmayan ödeme güçlüğü (örneğin kredi alınamaması, kredi limitlerinin dolmuş bulunması, alacak vadelerinin borç vadelerinden çok sonra geliyor olup da erteleme sağlanamaması gibi) örnek verilebilir.

  • Şirket Sözleşmesinde Tanımlanan ve Özkaynak İhtiyacı Doğuran Diğer Bir Halin Gerçekleşmiş Bulunması

Bu hallerin limited ortaklık sözleşmesinde öngörülmüş olması gerekmektedir. Örneğin, limited ortaklığın kısa vadeli borç stokunun esas sermayenin iki katına çıkması veya limited ortaklık tarafından iktisap edilen kendi esas sermaye payı sebebiyle ödediği ayrılma akçesinin limited ortaklığın sermayesini aşması ve benzeri durumlardır.

Görüldüğü üzere, TTK madde 603/1’de ek ödeme yükümlülüğünün talep edilebileceği durumlar açıkça belirtilmiştir. Öğretiye göre; kanun koyucu sınırlayıcı bir sayım öngördüğünden, bu amaçlar dışında ek ödeme yükümlülüğü öngörülmesi ve talep edilebilmesi mümkün değildir. Zira, bu kapsamın genişletilmesi, ortakların şirkete olan yükümlülüklerinin artmasına ve sermayeyle sorumluluk ilkesinden uzaklaşılmasına sebep olacaktır.

  • İflasın Açılması

Ayrıca belirtmek gerekir ki; limited ortaklığın iflasının açılmasıyla da ek ödemeler kendiliğinden muaccel hale gelir. İcra İflas Kanunu’nun 165. maddesinin 1. fıkrasına göre; iflas hükümle açılır ve iflas kararında gösterilen iflas anında ek ödemeler de muaccel olur.

4.      EK ÖDEMELERİN TALEP EDİLMESİ

Ek ödemeler sadece yükümlü olan ortaklardan istenir. Yükümlü olan ortağın ortaklıktan ayrılması ile yükümlülük, payı devralan kişiye geçer. Ancak, ortağın ayrılmasının tescil edildiği tarihten itibaren iki yıl içinde limited ortaklık iflas etmişse, halef de bu yükümlülüğü yerine getirmemişse bakiye için ayrılan ortağa da başvurulabilir. Yükümü ortağın ayrılması sebebiyle esas sermaye payı itfa edilmişse artık ortaktan ek ödeme istenemez.

Ek ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesini ortaklık adına talep yetkisi kural olarak müdürlere aittir. TTK’nun 603. maddesinin 5. fıkrasına göre; ek ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesi, kanunda belirtilen koşulların gerçekleşmesi durumunda, müdürler tarafından talep edilir. Limited ortaklık genel kurulunun, ortaklardan ek ödeme yükümlülüğünü yerine getirmelerini talep etmesi mümkün değildir. Aynı şekilde, ortaklık sözleşmesinde aksi öngörülmedikçe, birden fazla müdürün varlığı halinde, kararlar kurul olarak alınacağından, bu durum ek ödeme yükümlülüğü talebi konusunda da geçerlidir. Diğer taraftan, ek ödeme yükümlülüğü içe dönük bir kurum olduğundan, limited ortaklık alacaklılarının veya diğer ortakların ek ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesini talep etmesi mümkün değildir.

Ek ödeme yükümlülüğü talep edilirken, müdürlerin ilgili ortaklara uygun bir süre vermeleri gerekir. Yine ek ödeme yükümlülüğü talep edilirken, hangi yasal veya ortaklık sözleşmesi düzenlemeleri uyarınca talep edildiği de belirtilmelidir. Bununla birlikte, limited ortaklık sözleşmesinde ek ödeme yükümlülüğüne ilişkin olarak herhangi bir sıra öngörülmemişse, TTK madde 627 uyarınca eşit işlem ilkesine uygun davranılması gerekmektedir.

Limited ortaklığın herhangi bir nedenle sona erip tasfiye aşamasına girmesi durumunda, henüz yerine getirilmemiş olan ek ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesini tasfiye memurları talep edebilirler.

İflasın açılması ile birlikte iflas masasına giren mallar üzerindeki tasarruf yetkisi iflas masasına geçeceğinden, iflasın açılmasından sonra ek ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesini talep yetkisi de müdürlerden iflas idaresine geçer.

Limited ortaklığa kayyım atanması durumunda, eğer kayyımın görev süresi içinde ek ödeme yükümlülüğünün talebi için gereken şartlar ortaya çıkarsa, kayyım da ek ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesini talep edebilir. Bununla birlikte kayyımın ek ödeme talebinde bulunabilmesi için mahkeme kararının buna uygun olması gerekir.

5.      EK ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN YERİNE GETİRİLMEMESİNİN HÜKÜM VE SONUÇLARI

  • Yükümlü Ortağa Karşı İfa Davası Açılması

Kanunda, ek ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi ile ilgili olarak uygulanacak yaptırımlar için açık bir hüküm düzenlenmemiştir. Ancak, TTK’nun 577. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, kanunda ya da şirket sözleşmesinde öngörülmüş bulunan yükümlülüklerin hiç ya da zamanında yerine getirilmemeleri halinde uygulanabilecek sözleşme cezası hükümlerinin öngörülmesi mümkündür. Bir diğer deyişle, ortaksal yükümlülüklere bağlı olarak sözleşme cezaları öngörülmesi mümkündür. Dolayısıyla ve sonuç olarak, ek ödeme yükümlülüğünün hiç veya tam olarak yerine getirilememesi durumunda, limited ortaklık müdürleri yükümlü ortağa karşı ilamsız takipte bulunabilecekleri gibi, bu hususta ifa davası da açabilirler. Aynı şekilde, cezai şart da öngörülebilir.

  • Haklı nedenle Ortaklıktan Çıkarılma

Ek ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, aynı zamanda haklı sebeple çıkarılma nedeni de olabilir. Çıkarılma, bir ortağın pay sahipliği haklarının kendi istek ve iradesi dışında elinden alınması suretiyle, ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesidir. Ortaklıktan çıkarılma, kanundan veya ortaklık sözleşmesinde yer alan bir hükümden doğabilir. Dolayısıyla tarafların ortaklık sözleşmesinde çıkarılmaya ilişkin hükümlere yer vermeleri mümkündür.

TTK’nun 640. maddesi hükmünde iki tür çıkarma nedeni bulunmaktadır. Bunlardan birincisi ortaklık sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile ortaklıktan çıkarılabileceğine dair sebeplerin öngörülmesidir. Şirket sözleşmesinde bir ortağın genel kurul kararı ile ortaklıktan çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir. İkinci neden ise ortaklığın istemi üzerine, ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak ortaklıktan çıkarılmasıdır. Bir ortağın kendisine düşen ortaksal yükümlülükleri ve bu anlamda örneğin ek ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi de burada haklı sebeplere örnek olarak gösterilebilir.

  • Diğer Ortaklar Açısından Haklı Nedenle Çıkma

Çıkma bir ortağın kendi iradesiyle ortaklık ilişkisinden ayrılmasıdır. Haklı sebebin varlığı halinde, artık ortağın limited ortaklıkta kalması beklenemez. Bir diğer anlatımla, haklı sebep kavramı, ortaklık ilişkisinin devamını objektif olarak imkansız kılan veya bu ilişkiyi çekilmez hale getiren durumları ifade etmek için kullanılır. Örneğin, ortağın kendisine düşen ek ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi de, diğer ortak veya ortaklar açısından haklı nedenle çıkma hali sayılabilir. Ancak unutmamak gerekir ki, haklı sebebin varlığının yanında, söz konusu sebepten dolayı ortaklıkta kalmanın ortak açısından katlanılamaz hale gelmesi koşulu da aranmalıdır. Örneğin; ortaklığın devamlılığı açısından önemli bir araç olan ek ödeme yükümlülüğünün, ortaklığın kredibilitesinin artışında önemli bir görev gördüğü durumlarda, ek ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi veya ortadan kaldırılması, diğer ortaklar açısından haklı bir sebeptir.

  • Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi

Ek ödemeler aynı zamanda ortaklığın ticari kredibilitesini de yükselten önemli bir finansal olanak olduğundan, bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi, ortaklık açısından haklı nedenle fesih sebebi de sayılabilir. Aynı şekilde, ek ödemenin ortağın esas sermaye payına bağlı olarak belirlenmesi nedeniyle, özellikle de ek ödeme yükümlülüğü önemli olan bir ortağın ortaklıktan çıkması veya çıkarılması kalan ortaklar açısından haklı sebeple ortaklığı sona erdirme nedeni de olabilir. 

6.      ORTAKLIK SIFATININ SONA ERMESİNDEN SONRA EK ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN DEVAM ETMESİ

Ek ödeme yükümlülüğü esas sermaye payına bağlı olduğundan, kural olarak ortağın şirketten ayrılması ile onun açısından sona erer ve payı devralan açısından ise bu yükümlülük devam eder. Bu nedenle ek ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmesi durumunda bunun hem şirket sözleşmesinde yer alması, hem tescil ve ilan edilmesi, hem de esas sermaye payları için ispat aracı olan veya nama yazılı senet çıkarılmış ise bunların içeriğinden anlaşılması şartı aranmıştır. Payı devralan ortağın da esas sermaye payına bağlı olarak belirlenen ek ödeme yükümlülüğü de yerine getirmesi gerekir.

Ancak kanun koyucu bu kurala bir istisna getirmiştir. Paylarını devrederek şirketten ayrılan ortağı, devrin ticaret siciline tescilinden itibaren iki yıl içinde şirketin iflas etmesi halinde ek ödeme yükümlülüğüne ilişkin açıktan sorumlu tutmuştur. Şüphesiz ek ödeme yükümlülüğünün asıl borçlusu payları devralan halef olup; ancak bu kişi tarafından yerine getirilmediği oranda ek ödeme devredenden talep edilebilecektir.

Belirtmek gerekir ki, bu süre İsviçre’de 3 yıl olarak benimsenmişken, Türk hukukunda iki yıllık süre yeterli görülmüştür. Ancak sorumluluğun doğması iflas şartına bağlandığına ve Türk hukukunda iflas davasın da oldukça uzun sürebildiğine göre, olayların büyük bir kısmında bu iki yıllık sürenin geçirilmesi kuvvetle muhtemeldir.

7.      EK ÖDEMENİN İADESİ

Ek ödemeler, geçici zararı gideren bir ek finansman aracıdır. Dolayısıyla, şirketin finansal durumu, yerine getirilmiş bulunan ödemelerin kısmen veya tamamen geri verilmesine uygun duruma gelmiş ve şirketin ek ödemelerden yararlanmasına ilişkin şartlar devamlı sayılabilecek şekilde ortadan kalkmışsa, bunların ortaklara geri verilmesi gerekir. Zira bu gibi durumlarda ek ödemelerin şirkette bırakılması, hem amaca hem de ek ödemelerin niteliğine aykırı olur.

Kanunun 605. maddesine göre; yerine getirilen ek ödeme yükümlülüğünün kısmen veya tamamen geri verilebilmesi için ek ödemeye ilişkin tutarın, serbestçe kullanılabilecek yedek akçeler ile fonlardan karşılanabilir olması şarttır. Bir diğer deyişle, ek ödemelerin geri iadesi için ödeme kaynağının şirket tarafından serbestçe tasarruf edilebilecek nitelik taşıması gereklidir. Hükümde geçen fonlar tanımına, şirketin serbestçe tasarruf edebildiği her çeşit fon, bu arada yedek akçelerin bütün çeşidi, yeniden değerlendirme değer artış fonu ile taşınmaz ve iştirak satışı gelirinden oluşan fonların gireceği de şüphesizdir.

8.      EK ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN YENİDEN DOĞMASI, AZALTILMASI VEYA ORTADAN KALDIRILMASI

  • Ek Ödeme Yükümlülüğünün Yeniden Doğması

Yerine getirilen ek ödeme yükümlülüğü kural olarak sona erer. Bununla birlikte, yerine getirilen ek ödemenin kısmen veya tamamen geri ödenmesinden sonra, ek ödeme yükümlülüğü için Kanunda öngörülen koşulların gerçekleşmesi durumunda, ortaklardan tekrar aynı oranda talep edilmesi mümkündür. İşte bu durumun önüne geçmek, başka bir ifadeyle ek ödeme yükümlülüğünün tamamen kaldırılması veya daha düşük bir oran öngörülebilmesi için, TTK’nun 603. maddesinin 6. fıkrasında da belirtildiği üzere esas sermayenin azaltılmasına ilişkin hükümlere uyulmak suretiyle bir sözleşme değişikliğine gidilmesi gerekmektedir. Aksi halde ek ödeme yükümlülüğünün yeniden canlanması ve bu anlamda yükümlü ortaktan aynı oranda tekrar talep edilebilmesi de mümkündür.

  • Ek Ödeme Yükümlülüğünün Azaltılması veya Kaldırılması

 Ek ödeme yükümlülüğü, esas sermaye ve kanuni yedek akçeler toplamının zararları karşılamaya yettiğinin tespit edilmesi durumunda, esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümlere uyulmak suretiyle azaltılabilir veya tamamen kaldırılabilir. TTK’nun 603. maddesinin 6. fıkrasına göre, ek ödeme yükümlülüğünün azaltılmasına veya kaldırılmasına esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümler kıyas yoluyla uygulanacaktır. TTK 592’ye göre ise, anonim ortaklıkların esas sermayenin azaltılmasına ilişkin hükümleri limited ortaklıklar hakkında da uygulanır. Ortaklık ile işlem yapan kişilerin ve bu anlamda ortaklık alacaklılarının haklarının da korunması düşüncesiyle esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümler uygulanmaktadır.

Ancak, ek ödeme yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılması hususunda ayrıca TTK’nun 607. maddesinin de göz önünde bulundurulması gerekir. TTK’nun 607. maddesine göre; şirket sözleşmesini değiştirip, ek ya da yan edim yükümlülükleri öngören veya mevcut yükümlülükleri artıran genel kurul kararları, ancak ilgili tüm ortakların onayıyla alınabilir. Bu durumda, limited ortaklık esas sözleşmesinde öngörülmesiyle getirilen ek ödeme yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılması da yine ilgili tüm ortakların onayıyla yapılabilecektir. Bir diğer deyişle, ek ödeme yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılması için oybirliği aranmaktadır. Zira bu konuya ilişkin olarak oybirliğinin aranması, tüm ortaklarının haklarının korunmasına da uygun düşmektedir.

Ortaklık alacaklılarını da koruma düşüncesiyle, örneğin esas sermaye kaybı gibi ek ödeme yükümlülüğünün talep edilebileceği hallerin varlığında, ek ödeme yükümlülüğünün azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılması mümkün değildir. 

9.      YAN EDİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Limited şirket ortakları bakımından da geçerli olan tek borç ilkesinin ikinci istisnası ise yan edim yükümlülüğüdür. TTK’nun 606. maddesinde öngörülen bu yükümlülük, konusu para olmayan edimleri içermekte olup; esasen anonim şirketler açısından da gündeme gelebilecek ikincil yükümlülüklere benzemektedir.

Yan edim yükümlülükleri de esas sermaye payına bağlı olup; bunun için limited ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunması zorunludur. Limited ortaklık sözleşmesi, yan edimleri bir kısım paylara veya pay kategorilerine veya esas sermaye paylarının tümüne yönelik olarak yapma, yapmama, katlanma ya da kullandırma edimleri olarak öngörebilir.

Kanunun 606. maddesinin 1. fıkrasına göre; yan edim yükümlülükleri, şirketin işletme konusunun gerçekleşmesine hizmet edebilmelidir. Örneğin, bir peynir, yoğurt, ayran gibi çeşitli süt ürünlerinin üretildiği bir limited ortaklıkta, ortakların her yıl ortaklığa öngörülen miktarda süt vermesi yan edim yükümlülüğüne örnek gösterilebilir. Ancak belirtmek gerekir ki, örnekteki edimin ifasının, ortakların süt üreticileri olması halinde gerçekleşebileceği açıktır. Bir diğer deyişle, piyasan süt alıp borcu yerine getirmek pek anlamlı değildir. Bu tarz limited ortakların ortakları üreticilerdir ve ortaklık bu bilinç ve hedefle kurulabilir. Yine, pancar, patates, meyve gibi ham madde veya işlenmiş ürünlerin teslimi, park yeri veya depo ya da taşıma gibi hizmetlerin sunulması, ortakların hepsinde, eczacı veya muhasebeci olma gibi belirli niteliklerin aranması da yan edimin konusunu oluşturabilir.

Yine Kanunun 606. maddesinin 2. fıkrasına göre; yan edim yükümlülüklerinin konusu, kapsamı, koşulları ve diğer önemli noktalar şirket sözleşmesinde belirtilir. Ayrıntıyı gerektiren konular genel kurul düzenlemesine bırakılabilir. Böylelikle, edimlerin açık, anlaşılabilir ve belirli olması kralı hüküm altına alınmıştır.

Belirtmek gerekir ki, yan edim yükümlülüğün bir karşılığı olmalıdır. Eğer bu yükümlülüğün açık ve yeterli bir karşılığı yoksa veya yan edim yükümlülüğü özkaynak ihtiyacını karşılayan nakdi ve ayni bir edimse, ek ödeme yükümlülüğüne ilişkin hükümler uygulanır.

KAYNAKÇA

BAHTİYAR, Mehmet, Ortaklıklar Hukuku, 8. Baskı, Beta Basım, İstanbul, 2014

BERKMEN, Denizhan, Limited Ortaklıkta Ek Ödeme ve Yan Edim Yükümlülükleri, 2017,  (https://avdenizhanberkmen.wordpress.com/2017/10/21/limited-ortaklikta-ek-odeme-ve-yan-edim-yukumlulukleri/ Erişim Tarihi 13.05.2018)

KARAKILIÇ, Hasan, Limited Ortaklıkta Ek Ödeme Yükümlülüğü, Hacettepe HFD, 2014

KENDİGELEN, Abuzer,  Türk Ticaret Kanunu Değişiklikler Yenilikler ve İlk Tespitler, 2. Baskı, On iki Levha, İstanbul, 2012

TAŞDELEN, Nihat, Limited Ortaklıkta Çıkma Çıkarılma ve Fesih, 1. Baskı, Yetkin, Ankara, 2012

TEKİNALP, Ünal, Yeni Anonim ve Limited Ortaklıklar Hukuku ile Tek Kişi Ortaklığın Esasları, Gözden Geçirilmiş ve Genişletilmiş 2. Baskı, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2011

YILDIZ, Şükrü, Türk Ticaret Kanunu Tasarısına göre Limited Şirketler Hukuku, 1. Baskı, Arıkan Basım, İstanbul, 2007